Hepimiz mutluluğun peşinden
gidiyoruz. Bir dilim çilekli pasta, bir keyif sigarası, şık bir ayakkabı, güzel
bir elbise fark etmiyor, o an için tek odağımız eriştiğimiz nesne ne olursa
olsun geçici bir mutluluk anı yaratmak... Çoğu zaman hakiki ihtiyaçlarımızın ne
olduğuyla ilgilenmiyoruz çünkü onları ortaya çıkarmak daha derin bir
tarafımızla bağlantı halinde olmayı getiriyor.
Bedenimizin ihtiyaçlarını bu derece
önemserken ruhumuzun ihtiyaçlarını farkında değiliz. Sessizlik anlarına
tahammülümüz yok, çoğu zaman en yüksek hayrımıza hizmet etmeyen sohbetlerin
içindeyiz ya da televizyonun karşısında beynimizi uyuşturuyoruz. Sorgulamaması,
araştırmaması için onu yemek, görüntü, ses bombardımanına tutuyoruz.
Yoganın felsefesine göre mutluluk
tanımlarımızı değiştirmeden kalıcı mutluluklar elde etmemiz mümkün değil.
Yerleşmiş mutluluk tanımlarımızı değiştirip yerine sağlıklı olanları koymak
sanıldığı kadar zor değil. Bilginin gücü okuduklarımızı hayata geçirmekle
devreye giriyor. Kadim yollardan birini seçmek (yoga gibi) beden, nefes
farkındalığı yaratarak daha bilinçli seçimlerle yaşamamıza olanak sağlıyor.
Beden özgürleşmeden ruh tutsaktır. Bu
nedenle bedeni ve nefesi atlayarak özgürleşemeyiz. Beden üzerinde kontrol
sağlamayı öğrenmenin yollarından biri yoga duruşlarıdır. Bu duruşlar nefes ve
hareket uyumuyla aklınızı sakinleştirirken şuurlu bir hayatın kapısını aralar.
Kapıdan içeri girmenin yolu düzenli uygulamadır.
Hepinize kalbinizi temiz tuttuğunuz,
huzur dolu bir hafta diliyorum.
Nazlı Akın